Yazmak zor zanaat. Zorluğu konu bulmakda. Gündem yaratmakta.
BU HAFTAKİ YAZIMIN KONUSU, BENİM ÜZERİMDE İNSANİ YÖNDE, DERİN İZ BIRAKAN MANİSAMIZIN KANAAT ÖNDERLERİNDEN RAHMETLİ ŞEKERCİ HÜSEYİN DEDENİN 26.HAZİRAN GÜNÜ RAHMETLİ OLUŞUNUN 28 Cİ SENESİ ANISINI SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTEDİM.
Boşuna değil Yüce Yaratan’ın ilk emri oku. Herkes okuyacak. İkinci emri kalem.
Malın, mülkün paranın nasıl zekâtı varsa; bilgininde zekâtı var. Bilgi zekâtı sözle, nasihatla olduğu kadar en yararlısı kalıcı olanı yazmaktır.
Ben bu prensiple, memleketim Malatya'nın sosyal medya gazetesi GAZETE MALATYA'DA
İkinci memleketim Romanya'da günlük on sayfa sanal olmayan GAZETE BALKAN'DA yazmaya çalışıyorum.
Siyaset konum değil. Din bezirganlığı asla yapmam.
Kütüphanemde 2000 yakın kitaplarımda okuduklarım; tahsilim, 53 yıllık iş hayatım ve çevremden edindiklerim bilgi birikimlerini sizlerle paylaşmaya çalışıyorum.
Yaşamımda en zevk aldığım an; ihtiyaç sahipleriyle maddi, manevi paylaştığım zamanlardır.
Yani paylaşmaktır.
1984 Manisa. Asil Nadir dönemi Vestel’in kuruluş aşamasında, ilk kurucu müderlerindenim.
Bir tesadüf eseri, Rahmetli Manisalı Şekerci Hüseyin Dede ile tanıştım.
İlk buluştuğumuz da sağ elimi tuttu. Sevdi, okşadı. Kolumda ne aradığını sonradan öğrendim.
85 yaşlarında arkada mutfağıyla beraber 20 ila 25 metre karelik kitapçı dükkanı olan; sırasıyla yaptığı işlerden dolayı, eskici, çizmeci, kitapçı ve şekerci dede ünvanlarını almış kanaat önderi muhterem bir zat.
Nasip oldu 1993 yılında Romanya’ya Vestel Genel Müdürü atanana kadar tam dokuz sene akşamları arabamla evine götürdüm. Rahmetli olana kadar da irtibatımız devam etti.
Onlarca yüzlerce ziyaretcisi gelirdi. Bir gün olsun gelenlerin yüzlerine karşı, şunu şöyle yap, bunu böyle yap demezdi. Anlattıklarıyla dersini alan alır, almayanlar ise zamanlarını boşa geçirmiş olurlardı.
ÇOK AÇIK SÖYLÜYORUM BÖYLE GÜZEL BİR İNSANI TANIMAMIŞ OLSAYDIM İNSANCA YAŞAMIN NE OLDUĞUNU ASLA ANLAMAZ, UYDURUKÇU DİNCİLERDEN DOLAYI İMANIMDA SÜPHELER OLUŞABİLİRDİ.
Peki!.. Neler mi öğrendim?
1- Akşamları dükkan ve evinin önünde bekleyen kedilere önceden hazırlattığı kilolarca akciğeri kendi elleriyle beslemesi. HAYVAN SEVGİSİ.
2- Balkonda oturan bir kadının üsteki komşusuna bağırarak ‘Hatice Hanım bir çay yap da gelek içek.’ diyerek bağırmasının kul hakkı olduğu. Yani kul hakkının yalnız para ile değil sesini yükselterek konuşmanın bile kul hakkına gireceğini.
KUL HAKKI.
3- İngiltere iş sayahatim sonrası. 'Dede elin gavuru ne güzel bir sistem kurmuş.’ dediğimde.
'Sus bir tövbe eder senden benden daha Yaratana yakın olur' demesi. Yani gavura bile gavur denemeyeceğini. GURUR, BÖBÜRLENME.
4- O küçücük dükkanında günde 400’ün üzerinde ekmek dağıtması. ’Fuat Bey sen biliyormusun bir ekmek almak için dört saatlik yoldan yürüyerek gelenler var.’ demesi.YARDIM. PAYLAŞMAK.
5- Masasında duran dört adet nardan eleriyle yoklayıp en iyisini, irisini seçerek bana vermesi. Sorduğumda. 'Verirken en iyisini vereceksin. Sonraları dikkatle gözlediğimde parayı verirken bile temizini seçmesi. VERİRKEN EN İYİSİNİ VERMEK. İNSANA DEĞER.
6- Hıristiyan değirmencinin kerametleri. Nefsini yendiğinde ne olursan ol insan olarak yüceleceğini. BÖYLE BİR KONUYU DEDE’DEN ÖĞRENMESEYDİM ROMANYA’DA BAZI PAPAZLARIN KERAMETLERİNİ GÖRÜNCE ŞÜPHEM ARTACAKTI. NEFİSE HAKİMİYET.
7- Özellikle kadın ziyaretçilerine ‘Asla şeyh aramayınız. Sizin şeyhiniz kocanızdır.’ demesi.
BU DEVİRDE GÖZLEDİKLERİMİZE ÖRNEK.
8- Senelerce çalışmasına rağmen, hayatında hiç cüzdan kullanmaması. Dükkanının kira olması. Dikili bir ağacının olmaması. DİNİ ÇIKAR İÇİN KULLANMAMA.
Daha bir çok konular. Kısmet olursa Dede’nin yanında bulunduğum süre içerisinde belirlediğim ikiyüze yakın konunun işlendiği kitabımın hazırlıklarını tamamladım. Geliri, Hüseyin Dede prensiplerine uygun hayır olarak ihtiyaç sahiplerine dağıtmayı düşünüyorum. Kıssaca Manisalı Şekerci Hüseyin Dede, Manisa’da bir kitapçı dükkânı çatısı altında topladığı bereketiyle yalnızca maddi değil, manevi anlamda da büyük bir etki yaratan, hikâyesi kitaplara konu olan bir gönül eriydi.
Tüm ölmüşlerimiz gibi mekanı cennet ruhu şad olsun Manisalı Şekerci Hüseyin Dedenin.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mehmet Fuat ERGÜN
MANİSA’LI ŞEKERCİ (KİTAPÇI) HÜSEYİN DEDE.
Yazmak zor zanaat. Zorluğu konu bulmakda. Gündem yaratmakta.
BU HAFTAKİ YAZIMIN KONUSU, BENİM ÜZERİMDE İNSANİ YÖNDE, DERİN İZ BIRAKAN MANİSAMIZIN KANAAT ÖNDERLERİNDEN RAHMETLİ ŞEKERCİ HÜSEYİN DEDENİN 26.HAZİRAN GÜNÜ RAHMETLİ OLUŞUNUN 28 Cİ SENESİ ANISINI SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTEDİM.
Boşuna değil Yüce Yaratan’ın ilk emri oku. Herkes okuyacak. İkinci emri kalem.
Malın, mülkün paranın nasıl zekâtı varsa; bilgininde zekâtı var. Bilgi zekâtı sözle, nasihatla olduğu kadar en yararlısı kalıcı olanı yazmaktır.
Ben bu prensiple, memleketim Malatya'nın sosyal medya gazetesi GAZETE MALATYA'DA
İkinci memleketim Romanya'da günlük on sayfa sanal olmayan GAZETE BALKAN'DA yazmaya çalışıyorum.
Siyaset konum değil. Din bezirganlığı asla yapmam.
Kütüphanemde 2000 yakın kitaplarımda okuduklarım; tahsilim, 53 yıllık iş hayatım ve çevremden edindiklerim bilgi birikimlerini sizlerle paylaşmaya çalışıyorum.
Yaşamımda en zevk aldığım an; ihtiyaç sahipleriyle maddi, manevi paylaştığım zamanlardır.
Yani paylaşmaktır.
1984 Manisa. Asil Nadir dönemi Vestel’in kuruluş aşamasında, ilk kurucu müderlerindenim.
Bir tesadüf eseri, Rahmetli Manisalı Şekerci Hüseyin Dede ile tanıştım.
İlk buluştuğumuz da sağ elimi tuttu. Sevdi, okşadı. Kolumda ne aradığını sonradan öğrendim.
85 yaşlarında arkada mutfağıyla beraber 20 ila 25 metre karelik kitapçı dükkanı olan; sırasıyla yaptığı işlerden dolayı, eskici, çizmeci, kitapçı ve şekerci dede ünvanlarını almış kanaat önderi muhterem bir zat.
Nasip oldu 1993 yılında Romanya’ya Vestel Genel Müdürü atanana kadar tam dokuz sene akşamları arabamla evine götürdüm. Rahmetli olana kadar da irtibatımız devam etti.
Onlarca yüzlerce ziyaretcisi gelirdi. Bir gün olsun gelenlerin yüzlerine karşı, şunu şöyle yap, bunu böyle yap demezdi. Anlattıklarıyla dersini alan alır, almayanlar ise zamanlarını boşa geçirmiş olurlardı.
ÇOK AÇIK SÖYLÜYORUM BÖYLE GÜZEL BİR İNSANI TANIMAMIŞ OLSAYDIM İNSANCA YAŞAMIN NE OLDUĞUNU ASLA ANLAMAZ, UYDURUKÇU DİNCİLERDEN DOLAYI İMANIMDA SÜPHELER OLUŞABİLİRDİ.
Peki!.. Neler mi öğrendim?
1- Akşamları dükkan ve evinin önünde bekleyen kedilere önceden hazırlattığı kilolarca akciğeri kendi elleriyle beslemesi. HAYVAN SEVGİSİ.
2- Balkonda oturan bir kadının üsteki komşusuna bağırarak ‘Hatice Hanım bir çay yap da gelek içek.’ diyerek bağırmasının kul hakkı olduğu. Yani kul hakkının yalnız para ile değil sesini yükselterek konuşmanın bile kul hakkına gireceğini.
KUL HAKKI.
3- İngiltere iş sayahatim sonrası. 'Dede elin gavuru ne güzel bir sistem kurmuş.’ dediğimde.
'Sus bir tövbe eder senden benden daha Yaratana yakın olur' demesi. Yani gavura bile gavur denemeyeceğini. GURUR, BÖBÜRLENME.
4- O küçücük dükkanında günde 400’ün üzerinde ekmek dağıtması. ’Fuat Bey sen biliyormusun bir ekmek almak için dört saatlik yoldan yürüyerek gelenler var.’ demesi.YARDIM. PAYLAŞMAK.
5- Masasında duran dört adet nardan eleriyle yoklayıp en iyisini, irisini seçerek bana vermesi. Sorduğumda. 'Verirken en iyisini vereceksin. Sonraları dikkatle gözlediğimde parayı verirken bile temizini seçmesi. VERİRKEN EN İYİSİNİ VERMEK. İNSANA DEĞER.
6- Hıristiyan değirmencinin kerametleri. Nefsini yendiğinde ne olursan ol insan olarak yüceleceğini. BÖYLE BİR KONUYU DEDE’DEN ÖĞRENMESEYDİM ROMANYA’DA BAZI PAPAZLARIN KERAMETLERİNİ GÖRÜNCE ŞÜPHEM ARTACAKTI. NEFİSE HAKİMİYET.
7- Özellikle kadın ziyaretçilerine ‘Asla şeyh aramayınız. Sizin şeyhiniz kocanızdır.’ demesi.
BU DEVİRDE GÖZLEDİKLERİMİZE ÖRNEK.
8- Senelerce çalışmasına rağmen, hayatında hiç cüzdan kullanmaması. Dükkanının kira olması. Dikili bir ağacının olmaması. DİNİ ÇIKAR İÇİN KULLANMAMA.
Daha bir çok konular. Kısmet olursa Dede’nin yanında bulunduğum süre içerisinde belirlediğim ikiyüze yakın konunun işlendiği kitabımın hazırlıklarını tamamladım. Geliri, Hüseyin Dede prensiplerine uygun hayır olarak ihtiyaç sahiplerine dağıtmayı düşünüyorum. Kıssaca Manisalı Şekerci Hüseyin Dede, Manisa’da bir kitapçı dükkânı çatısı altında topladığı bereketiyle yalnızca maddi değil, manevi anlamda da büyük bir etki yaratan, hikâyesi kitaplara konu olan bir gönül eriydi.
Tüm ölmüşlerimiz gibi mekanı cennet ruhu şad olsun Manisalı Şekerci Hüseyin Dedenin.