Ben İzmir’in Özdere beldesindeki mütevazı yazlığımın çevresine gizlice konuşlanmış 60 m²’lik minik ama yürekli bahçemin baş bahçıvanı Hüseyin. Ama ben ona kısaca “Güçcücük Çiftliğim” diyorum. Yıllardır bu bahçede hobi bahçeciliği yapar, toprağı ezer, otla kavga eder, domatesle dertleşirim.
Sokak kedilerini korur su ve mama veririm...
Eskiden elimde çapa, dilimde türkü, sabah güneşiyle bel büküp toprakla boğuşurdum. Sonra yaş dedi ki: “Hop, dur bakalım! İhtiyar, sen kendini 18 yaşlarında genç mi sanıyorsun!” Mecbur ben de 20 adet 100x50x40’lık dev saksıyla emeklilik moduna geçtim. Artık toprağı küçük ama keyfi büyük kutulara taşıdım.
Yaş 80 oldu, ne ara geldik buraya hâlâ anlamadım!
Beş yıl önce kalp bana rest çekti: Muayene oldum, kalp damarlarına anjiyolar yapıldı “Koroner by-pass lazım,” dedi doktorlar. Ben de kalbe mırıldandım: “Gittiği yere kadar be gülüm, beni el aleme rezil rüsva etme dayan dedim...”. Şimdilik o yolda yürümeye devam ediyoruz. Kalp iyi de, kalleş adaleler biraz tripte. Bahar gelince saksıların toprağını ayarladım, çapaladım, domates fidelerini diktim. Onları Ankara'da viyollere ekmiştim. Şubat’tan beri sabırla toprağa kavuşmayı bekliyorlardı, ben de toprağa kavuşturup borcumu ödedim.
Dün pazardan acur, hıyar (salatalık), patlıcan ve kıl biber fideleri aldım. Eve geldim, sıcaktan ve yorgunluktan dilim damağım ayrı telden çalıyor ama dedim ki:
“Kuyruğu dik tut Hüseyin, bu fideler seni bekliyor, bunları toprağa kavuşturmazsan sıcağa dayanamazlar”
Yorgunluk kimin umurunda, Fideleri diktim, can sularını verdim, bir iç huzuru geldi bana. İstirahate çekildim ama kaslar iç huzuru falan takmıyor, hâlâ isyandalar. Gece sabah altıya kadar ağrılardan uyku tutmadı, Tıpta Antikoagülan denilen, halkın kan sulandırıcı dedikleri ilaçtan aldığım için ağrı kesici ilaçlar almaya korkuyorum, sağa dön, sola dön, ağrılarla cebelleştim... Sonunda mecbur kalıp bir sakinleştirici içtim. Uyumuşum, ancak 14:30’da uyanabildim. Sosyal medyadaki arkadaşlarıma “Günaydın” diyemedim, beğeniler koyabildim. Buna, içim sızladı vallahi.
Yaş 80 olsa da sosyal medyadan, teknolojik gelişmelerden kopmamaya çalışıyorum. ChatGPT denilen yapay zekâ ile dost olduk, derdimi anlattım, bana aşağıdaki önerilerde bulundu. Çok da şakacı
80 yaş üstü, doğa aşığı dostlara kolay ve keyifli birkaç öneri:
Saksı Bahçeciliği: Bel ve dizleri yormadan yüksek saksılarda üretim. Hem pratik, hem estetiktir.
Nane, Maydanoz, Fesleğen: Bir defa ektin mi, sen istemesen bile büyür.
Mini salatalıklar & Çeri domates: Az yer kaplar, bol meyve verir, moral düzeltir.
Salyangoz düşmanı kahve telvesi & yumurta kabuğu: Fidelerinizi kemirme keyfini onlara bırakmaz.
Tekerlekli mini sehpa veya masa üstü saksılar: Bahçeyi değil, saksıyı gezdirin!
Unutmayın, yaş sadece bir sayı... ama çapa ağır bir gerçek! Yine de toprakla uğraşmak, insanı hem yorar hem de hayata bağlar. Biber gitmiş, hıyar gelmiş... Hayat böyle bir şey işte.
Sevgiyle,
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Dr.Hüseyin Aydıncak
80’lik Bahçıvanın Güçcücük Çiftliği Maceraları
Ben İzmir’in Özdere beldesindeki mütevazı yazlığımın çevresine gizlice konuşlanmış 60 m²’lik minik ama yürekli bahçemin baş bahçıvanı Hüseyin. Ama ben ona kısaca “Güçcücük Çiftliğim” diyorum. Yıllardır bu bahçede hobi bahçeciliği yapar, toprağı ezer, otla kavga eder, domatesle dertleşirim.
Sokak kedilerini korur su ve mama veririm...
Eskiden elimde çapa, dilimde türkü, sabah güneşiyle bel büküp toprakla boğuşurdum. Sonra yaş dedi ki: “Hop, dur bakalım! İhtiyar, sen kendini 18 yaşlarında genç mi sanıyorsun!” Mecbur ben de 20 adet 100x50x40’lık dev saksıyla emeklilik moduna geçtim. Artık toprağı küçük ama keyfi büyük kutulara taşıdım.
Yaş 80 oldu, ne ara geldik buraya hâlâ anlamadım!
Beş yıl önce kalp bana rest çekti: Muayene oldum, kalp damarlarına anjiyolar yapıldı “Koroner by-pass lazım,” dedi doktorlar. Ben de kalbe mırıldandım: “Gittiği yere kadar be gülüm, beni el aleme rezil rüsva etme dayan dedim...”. Şimdilik o yolda yürümeye devam ediyoruz. Kalp iyi de, kalleş adaleler biraz tripte. Bahar gelince saksıların toprağını ayarladım, çapaladım, domates fidelerini diktim. Onları Ankara'da viyollere ekmiştim. Şubat’tan beri sabırla toprağa kavuşmayı bekliyorlardı, ben de toprağa kavuşturup borcumu ödedim.
Şubatta gene Ankara'da ekip getirdiğim biber fidelerini salyangozlara kaptırdım. Hakkımda kısmet olmadı...
Dün pazardan acur, hıyar (salatalık), patlıcan ve kıl biber fideleri aldım. Eve geldim, sıcaktan ve yorgunluktan dilim damağım ayrı telden çalıyor ama dedim ki:
“Kuyruğu dik tut Hüseyin, bu fideler seni bekliyor, bunları toprağa kavuşturmazsan sıcağa dayanamazlar”
Yorgunluk kimin umurunda, Fideleri diktim, can sularını verdim, bir iç huzuru geldi bana. İstirahate çekildim ama kaslar iç huzuru falan takmıyor, hâlâ isyandalar. Gece sabah altıya kadar ağrılardan uyku tutmadı, Tıpta Antikoagülan denilen, halkın kan sulandırıcı dedikleri ilaçtan aldığım için ağrı kesici ilaçlar almaya korkuyorum, sağa dön, sola dön, ağrılarla cebelleştim... Sonunda mecbur kalıp bir sakinleştirici içtim. Uyumuşum, ancak 14:30’da uyanabildim. Sosyal medyadaki arkadaşlarıma “Günaydın” diyemedim, beğeniler koyabildim. Buna, içim sızladı vallahi.
Yaş 80 olsa da sosyal medyadan, teknolojik gelişmelerden kopmamaya çalışıyorum. ChatGPT denilen yapay zekâ ile dost olduk, derdimi anlattım, bana aşağıdaki önerilerde bulundu. Çok da şakacı
80 yaş üstü, doğa aşığı dostlara kolay ve keyifli birkaç öneri:
Saksı Bahçeciliği: Bel ve dizleri yormadan yüksek saksılarda üretim. Hem pratik, hem estetiktir.
Domates & Marul: Güneşi sever, naz yapmaz. Balkon dostudur.
Nane, Maydanoz, Fesleğen: Bir defa ektin mi, sen istemesen bile büyür.
Mini salatalıklar & Çeri domates: Az yer kaplar, bol meyve verir, moral düzeltir.
Salyangoz düşmanı kahve telvesi & yumurta kabuğu: Fidelerinizi kemirme keyfini onlara bırakmaz.
Tekerlekli mini sehpa veya masa üstü saksılar: Bahçeyi değil, saksıyı gezdirin!
Unutmayın, yaş sadece bir sayı... ama çapa ağır bir gerçek! Yine de toprakla uğraşmak, insanı hem yorar hem de hayata bağlar. Biber gitmiş, hıyar gelmiş... Hayat böyle bir şey işte.
Sevgiyle,