Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

YÜN KUŞAK

Yazının Giriş Tarihi: 28.10.2025 09:11
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.10.2025 09:14

Sabahın erken bir saatindeydi.

Uzun bir yolculuktan sonra vardığımız mola yerinde küçük su hacetimi görmek için umumi tuvalete girdim.

Pisuvar kısmı boştu, birine yanaştım...

Hemen arkamdan çok acelesi varmış gibi bir adamın yanımdaki pisuvara geldiğini ayak seslerinden duydum.

Biraz sonra kendi kendisine konuşması dikkatimi çekti.

Dikkat çekmeyecek bir konuşma değildi çünkü.

“Nerede bu?”

“Hay kör gözlü kafa nereye gitti bu?”

“Nerede bu?”

“Nerede bu?”

“Nerede?”

“Nerede?”

***

Başımı çevirip baktım.

Seksenli yaşlarda, yüzü sütlaç kırışıklığı, zayıfça, sevimli bir adam.

“Amca ne arıyorsun”, dedim.

Cevap vermedi.

Kendi kendine konuşmaya devam ediyor.

“Nerede bu?”

“Nerede?”

"Nerede?"

Gözleri ile takip ettiği İki eli, belinden aşağıda kıpırdanıp dönüyor.

Tekrar soruyorum.

“Amca ne arıyorsun?”

Bu sefer dönüp bana bakıyor.

Yüzündeki kılcal damarları kan basmış, şişkin yanakları kırmızı kırmızı...

“Çükümü arıyorum”, diyor.

Şaka mı yapıyor diye önce tereddütte düşüyorum.

Yüzündeki ciddi ifadeyi görünce anlıyorum neyi aradığını!

Kahkahayı basmamak için kendimi zor tutuyorum.

O, yine başını öne eğip elleriyle göbek altını karıştırıp duruyor.

“Nereye gitti bu?”

“Nerede bu?”

Benim işim bitmiş ama ayrılamıyorum pisuvardan.

Hınzırca gülümseyerek amcayı izliyorum.

“Amca”dedim, “orada bir yerdedir, merak etme bulursun”.

Bir süre daha “nerede bu”larını tekrarlayarak iki eli ile belden aşağısını karıştırıp durdu.

Sonra,

“Aha burada”, dedi.

Der demez de pisuvara iyice yanaştı.

Gözlerini yumdu, başını yukarı doğru kaldırdı, nefesini tuttu, çişini yaptı.

Yaptıkça rahatladı.

Boyun damarlarındaki kan basıncı indi.

Yüz rengi pembeye dönüştü.

Nihayet başını öne eğdi, yumuk gözlerini açtı.

“Ohhh”, dedi.

Sonra döndü bana.

Bembeyaz takma porselen dişlerinin tamamını göstere göstere güldü.

“Zor buldum”, dedi.

***

Birlikte çıktık tuvaletten.

Dışarıda koluma girdi. Çok önemli bir sırrını verir gibi ağzını kulağıma yaklaştırdı, yavaşça konuştu.

“Neden bulamadım biliyor musun?”

“Neden bulamadın amca?”, dedim.

“Yahu benim Köroğlu, hava soğuk, böbreklerimi üşütmeyeyim diye belime büyükçe bir yün kuşak bağladı. Tuvalette, acelecilikten meğer elimi o kuşağın içine sokmuşum, orada arayıp duruyorum köpoğlusunu...”

İkimiz de bastık kahkahayı…

***

Bahri Kayaoğlu / Yün Kuşak

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.