deneme bonusu veren siteler canlı casino akademik sofia grandpashabet güncel adres betpark süperbetin giriş betebet bets10 Matadorbet vdcasino tipobet giriş deneme bonusu siteleri deneme bonusu veren siteler

2001 TÜRKİYESİNDE KRİZ

EKONOMİ 06.12.2020 - 21:05, Güncelleme: 15.06.2021 - 12:24
 

2001 TÜRKİYESİNDE KRİZ

17 Ağustos ve 12 Kasım tarihlerinde Türkiye'nin can damarı olan Marmara bölgesinde...

Seray KARAKUŞ Konuk yazar (Çanakkale Üniversitesi) 1.Giriş Orta vadede büyük değişikliklerin yaşanmasına neden olan 2001 ekonomik krizi Türkiye’nin Kara Çarşamba’sı olarak bilinir. Ülkemizin tarihine kara bir leke, unutulmaz bir felaket ve en büyük ekonomik kriz olarak geçen kara çarşambanın Oluşma nedenleri 90’lı yılların ortalarından beri süre gelse de yaşanan siyasi kriz, pimi çeken son nokta olmuştur. Kara Çarşamba’nın Nedenleri Tarihler 20 Şubat 2001’i gösterdiğinde patlak veren 2001 krizini hazırlayan siyasi olaylar Körfez Savaşı, 1994 krizi sonrasında kalanlar, 1998 Rusya krizi, Marmara ve Düzce depremleri, dönemin cumhurbaşkanı ve başbakanı arasındaki siyasi gerginlik benzeri gibi olaylardır. Bu ve bunun gibi olayların gölgesinde kıvrılan Türkiye ekonomisi, 19 Şubat 2001 tarihli MGK toplantısında yaşananlarla paramparça olmuştur. Ahmet Necdet Sezer ve Bülent Ecevit arasındaki tartışma 2001 krizinin başlaması için koyulmuş son nokta niteliğinde olsa da krizin açık vermesi, sadece bu gerginlik yüzünden olmamıştır. 1998 Rusya krizi Türkiye’ye en önemli ihracat ortağını kaybettirmiştir. 1999 yılında meydana gelen iki büyük deprem can ve mal kaybına neden olmakla beraber Türkiye’nin en önemli sanayi bölgesini kullanılamaz hale getirmiş ve 13 milyar dolarlık kayba neden olmuştur. 2000 yılında ise ilk olarak enflasyonu düşürme programı ile canlanma, sonrasında da likidite krizi ile yaşanan çöküş 2001 krizini olgunlaştırmış ve nihayetinde patlatmıştır. 1998 Rusya Krizi 1998 yılında Asya ülkelerinde yaşanan ekonomik kriz önemli bir paya sahiptir. Küresel krize dönüşmese bile ithalat ile ihracat alanında dünya ekonomisinde önemli etkiler yaratmıştır. Türkiye’ye de ciddi zararlar veren kriz Çin, Japonya ve Rusya gibi küresel ekonomide söz sahibi olan ülkeleri de derinden etkilemiştir. Rusya’da ekonomik bunalımın büyümesi ve yerel bir krize dönüşmesiyle Türkiye en önemli ihracat ve turizm partnerini kaybetmiştir. 1999 Gölcük Ve Düzce Depremleri 17 Ağustos ve 12 Kasım tarihlerinde Türkiye’nin can damarı olan Marmara bölgesinde üretim durmuştur. Yetişmiş eleman, konut, ticari yapı, yol, köprü, altyapı, ulaşım aracı, makine ve teçhizat kaybı yaşanmıştır ve 13 Milyar dolara mal olmuştur. 2000 Finansal Krizi Fırtına öncesi sessizlik ile başlayan yıl 1999 depremleri sonrasında 6 küçülmüş ardından enflasyon rakamları 70’e ulaşmış, bütçe açıkları artmış ve hazine faizlerinin yıllık ortalama bileşik oranı 106’ya yükselmiştir. Enflasyonu düşürme programı 2000 yılının umutla başlamasına neden oldu. Ülkeye sermaye girişleri çoğalmıştır ancak enflasyonu düşürme konusunda beklenen hız sağlanamamıştır. 2000 yılının başında meyvesini veren program, sonradan büyük bir krizi getirmiştir. Reel kur değerlenme eğilimindeyken hızla artan ithalat sonucu dış açık ciddi boyutlara gelmiştir. Bu durum ise bankaların likidite talebini arttırmıştır. Bunun sebebi bankaların aktiflerinin önemli kısmı, Hazine kağıtlarından oluşmaktadır. Takvimler 2000 yılı Kasım ayını gösterdiğinde, likidite sıkışıklığı maksimum seviyeye ulaşmış ve Türkiye yeni bir krizle tanışmıştır; Likidite Krizi. Likidite Krizi nedeniyle Ekim ayında 39 oranındaki gecelik faiz, Kasım ayında 95 Aralık ayında ise 183’e çıkarak, büyük bir yıkımın en güçlü ayak seslerinden biri duyulmuştur. 2000 Finansal Krizinin Önlenmesi İçin Yapılanlar Program sonrasında dövize yönelik yoğun spekülatif saldırılar; aşırı yüksek faizler ile birlikte önemli döviz rezervi kayıplarıyla engellenmiştir. Ayriyeten 7,5 milyar dolarlık ek IMF kredisi ile geri püskürtülmüştür. Kısaca Türkiye döviz kuru çizelgesini, yüksek bir maliyet ile savunması daha sonra oluşabilecek benzer bir saldırıya karşı savunma gücü bırakmamıştır. 2001 Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantısında Yaşanan Siyasi Kriz 19 Şubat 2001 tarihinde toplanan MGK, Ahmet Necdet Sezer‘in sert konuşmasıyla başlamıştır. Konuşmanın sebebi ise yaşanan yolsuzluklara karşı Sezer’in, Devlet Denetleme Kurulu’nu harekete geçirmesine, Ecevit‘in sitem etmesi olmuştur. Ardından hiçbir tepki vermeyen Sezer, MGK toplantısının başında söz isteyerek, hükümetin icraatlarından duyduğu rahatsızlığı dile getirmiştir. Kendisinin kamuoyu önünde küçük düşürülmeye çalışıldığını söyleyen Sezer’e Ecevit’in “bitti mi?” demesi ile konuşma ateşlenmiştir. Bu şiddetli atışma sonrasında yapılan bütün açıklama, piyasaların deniz gibi dalgalanmasına neden olmuştur. Zaten güçsüz ve savunmasız durumda olan Türkiye ekonomisi, siyasi gerginliğe hemen cevabını vermiştir. Aynı gün Merkez Bankası’ndan 7,5 milyar dolar çekilmiş ve kriz tüm şiddeti ile gelmiştir. 2001 Ekonomik Krizinin Sonuçları Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük ekonomik krizi, hızla etkilerini göstermiştir. Toplantıda meydana gelen gerginlik, krizin patlamasına sebep oldu. 21 Şubat tarihinde bankalar arası piyasada gecelik faiz 6200’e çıkarken ortalama 4018,6 olmuştur. Merkez Bankası’nın döviz rezervi Şubat’ın 16’sında 27,94 milyar dolarken, Şubat’ın 23’ü 22,58 milyar dolara inmiştir. Rezerv kaybı ise 5,36 milyar dolar olarak kaydedilmiştir. Döviz rezervleri hızla erirken, hükümet Şubat’ın 21’inde kuru dalgalanmaya bırakmıştır. Bu şekilde 2000’in Kasım ayında getirilen Enflasyonu Düşürme Programı’nın sonu gelmiştir. Dolar kuru bir gecede 40 artmış ve 680 bin liradan 960 bin liraya yükselmiştir. Resmi devalüasyon yeterli gelmemiş, 22 Şubat’ı takip eden iki hafta içerisinde 1 milyon 200 bin liraya kadar yükseltmiştir. Getirilen dalgalı kur sistemi, döviz piyasalarını iyice karıştırmıştır. Dalgalı kura geçişin yapılması ile doların gerçek değerinin ne olacağı tahmin edilememiş ve alım-satım arasındaki fark artışa geçmiştir. Dalgalı kur sistemine geçilmesi ile birlikte dolar borcu olan esnaf ve halk için zorlu bir süreç başlamıştı. Ahmet Çakmak isimli esnaf, Bülent Ecevit’e “Sayın Başbakanım al, ben bir esnafım” diye bağırarak yazar kasa fırlatmıştı. 2001 krizinin en ağır sonuçlarından biriyse faizlerin ile enflasyonun iyice yükselmesi olmuştur. 2001 yılında patlayan kriz ile Türkiye ekonomisi, 19 Şubat’tan itibaren 1 hafta içerisinde en kötüsünü görmüştür. İşte bu 1 haftada yaşananlar: – 21 Şubat ‘Kara Çarşamba’ olarak tarihe adını yazmıştır. – İki günde 57’ye yakın devalüasyon yaşanmıştır. – Faiz oranları aşırı derecede yükselmiştir.   7500’e kadar fırlamıştır. – 15 bine yakın şirket iflas etmiş ve psikolojisi bozulan işverenler arasında intihar edenler olmuştur. – Bankacılık sistemleri kilitlenmiştir. – Ödemeler sistemi tarihinde ilk defa arka arkaya dört gün çalışmamıştır. – Aşırı yüksek faizler ise sıcak para girişini arttırmıştır. Bu geçici paranın arbitraj amacı ile kısa süreliğine ülkeye girip çıkması, mali piyasalarda dalgalanmalara neden olmuştur. – Hükümete ve ekonomi yönetimine olan güven zedelenmiş, hatta yok olmuştur. – Türkiye, güven kaybetmiş ve kredi notu düşürülmüştür. Bu sebeple yabancı yatırımcılar da desteğini çekmiştir. Bir haftalık süreçte yaşanan bunca gelişmelere ek olarak; – İşsizlik oranı büyük artış göstermiş ve 1,5 milyon kişi işlerini kaybetmiştir. – Milli gelir, 200 milyar dolardan 140-150 milyar dolara inmiştir. – Kişi başına yıllık gelir, 1083’er dolara düşmüştür. – Türk lirasının alım gücü, 1/3’e düşmüştür. – Ekonomi, 8,5 oranında küçülmüştür. – Enflasyon 70’i geçmiştir. 2001 krizinin etkileri orta vadede ciddi zararların görülmesine sebep olmuştur. Çareyse IMF’de aranmıştır. Dünya Bankası Başkan Yardımcılarından Kemal Derviş, Türkiye’ye getirilmiş ve ekonomiden sorumlu devlet bakanlığı görevine verilmiştir. Ardından kısa süre içerisinde Kemal Derviş’in “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı” yürürlüğe girmiş ve olumlu etkiler göstermiştir.   KAYNAKÇA;  https://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/cumhuriyetin-en-buyuk-ekonomik-krizi-74617 https://paratic.com/2001-krizi/ https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp
17 Ağustos ve 12 Kasım tarihlerinde Türkiye'nin can damarı olan Marmara bölgesinde...

Seray KARAKUŞ

Konuk yazar (Çanakkale Üniversitesi)

1.Giriş

Orta vadede büyük değişikliklerin yaşanmasına neden olan 2001 ekonomik krizi Türkiye’nin Kara Çarşamba’sı olarak bilinir. Ülkemizin tarihine kara bir leke, unutulmaz bir felaket ve en büyük ekonomik kriz olarak geçen kara çarşambanın Oluşma nedenleri 90’lı yılların ortalarından beri süre gelse de yaşanan siyasi kriz, pimi çeken son nokta olmuştur.

Kara Çarşamba’nın Nedenleri

Tarihler 20 Şubat 2001’i gösterdiğinde patlak veren 2001 krizini hazırlayan siyasi olaylar Körfez Savaşı, 1994 krizi sonrasında kalanlar, 1998 Rusya krizi, Marmara ve Düzce depremleri, dönemin cumhurbaşkanı ve başbakanı arasındaki siyasi gerginlik benzeri gibi olaylardır.

Bu ve bunun gibi olayların gölgesinde kıvrılan Türkiye ekonomisi, 19 Şubat 2001 tarihli MGK toplantısında yaşananlarla paramparça olmuştur. Ahmet Necdet Sezer ve Bülent Ecevit arasındaki tartışma 2001 krizinin başlaması için koyulmuş son nokta niteliğinde olsa da krizin açık vermesi, sadece bu gerginlik yüzünden olmamıştır.

1998 Rusya krizi Türkiye’ye en önemli ihracat ortağını kaybettirmiştir. 1999 yılında meydana gelen iki büyük deprem can ve mal kaybına neden olmakla beraber Türkiye’nin en önemli sanayi bölgesini kullanılamaz hale getirmiş ve 13 milyar dolarlık kayba neden olmuştur. 2000 yılında ise ilk olarak enflasyonu düşürme programı ile canlanma, sonrasında da likidite krizi ile yaşanan çöküş 2001 krizini olgunlaştırmış ve nihayetinde patlatmıştır.

1998 Rusya Krizi

1998 yılında Asya ülkelerinde yaşanan ekonomik kriz önemli bir paya sahiptir. Küresel krize dönüşmese bile ithalat ile ihracat alanında dünya ekonomisinde önemli etkiler yaratmıştır. Türkiye’ye de ciddi zararlar veren kriz Çin, Japonya ve Rusya gibi küresel ekonomide söz sahibi olan ülkeleri de derinden etkilemiştir.

Rusya’da ekonomik bunalımın büyümesi ve yerel bir krize dönüşmesiyle Türkiye en önemli ihracat ve turizm partnerini kaybetmiştir.

1999 Gölcük Ve Düzce Depremleri

17 Ağustos ve 12 Kasım tarihlerinde Türkiye’nin can damarı olan Marmara bölgesinde üretim durmuştur. Yetişmiş eleman, konut, ticari yapı, yol, köprü, altyapı, ulaşım aracı, makine ve teçhizat kaybı yaşanmıştır ve 13 Milyar dolara mal olmuştur.

2000 Finansal Krizi

Fırtına öncesi sessizlik ile başlayan yıl 1999 depremleri sonrasında 6 küçülmüş ardından enflasyon rakamları 70’e ulaşmış, bütçe açıkları artmış ve hazine faizlerinin yıllık ortalama bileşik oranı 106’ya yükselmiştir. Enflasyonu düşürme programı 2000 yılının umutla başlamasına neden oldu. Ülkeye sermaye girişleri çoğalmıştır ancak enflasyonu düşürme konusunda beklenen hız sağlanamamıştır.

2000 yılının başında meyvesini veren program, sonradan büyük bir krizi getirmiştir. Reel kur değerlenme eğilimindeyken hızla artan ithalat sonucu dış açık ciddi boyutlara gelmiştir. Bu durum ise bankaların likidite talebini arttırmıştır. Bunun sebebi bankaların aktiflerinin önemli kısmı, Hazine kağıtlarından oluşmaktadır. Takvimler 2000 yılı Kasım ayını gösterdiğinde, likidite sıkışıklığı maksimum seviyeye ulaşmış ve Türkiye yeni bir krizle tanışmıştır; Likidite Krizi.

Likidite Krizi nedeniyle Ekim ayında 39 oranındaki gecelik faiz, Kasım ayında 95 Aralık ayında ise 183’e çıkarak, büyük bir yıkımın en güçlü ayak seslerinden biri duyulmuştur.

2000 Finansal Krizinin Önlenmesi İçin Yapılanlar

Program sonrasında dövize yönelik yoğun spekülatif saldırılar; aşırı yüksek faizler ile birlikte önemli döviz rezervi kayıplarıyla engellenmiştir. Ayriyeten 7,5 milyar dolarlık ek IMF kredisi ile geri püskürtülmüştür.

Kısaca Türkiye döviz kuru çizelgesini, yüksek bir maliyet ile savunması daha sonra oluşabilecek benzer bir saldırıya karşı savunma gücü bırakmamıştır.

2001 Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantısında Yaşanan Siyasi Kriz

19 Şubat 2001 tarihinde toplanan MGK, Ahmet Necdet Sezer‘in sert konuşmasıyla başlamıştır. Konuşmanın sebebi ise yaşanan yolsuzluklara karşı Sezer’in, Devlet Denetleme Kurulu’nu harekete geçirmesine, Ecevit‘in sitem etmesi olmuştur. Ardından hiçbir tepki vermeyen Sezer, MGK toplantısının başında söz isteyerek, hükümetin icraatlarından duyduğu rahatsızlığı dile getirmiştir. Kendisinin kamuoyu önünde küçük düşürülmeye çalışıldığını söyleyen Sezer’e Ecevit’in “bitti mi?” demesi ile konuşma ateşlenmiştir. Bu şiddetli atışma sonrasında yapılan bütün açıklama, piyasaların deniz gibi dalgalanmasına neden olmuştur. Zaten güçsüz ve savunmasız durumda olan Türkiye ekonomisi, siyasi gerginliğe hemen cevabını vermiştir. Aynı gün Merkez Bankası’ndan 7,5 milyar dolar çekilmiş ve kriz tüm şiddeti ile gelmiştir.

2001 Ekonomik Krizinin Sonuçları

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük ekonomik krizi, hızla etkilerini göstermiştir. Toplantıda meydana gelen gerginlik, krizin patlamasına sebep oldu. 21 Şubat tarihinde bankalar arası piyasada gecelik faiz 6200’e çıkarken ortalama 4018,6 olmuştur. Merkez Bankası’nın döviz rezervi Şubat’ın 16’sında 27,94 milyar dolarken, Şubat’ın 23’ü

22,58 milyar dolara inmiştir. Rezerv kaybı ise 5,36 milyar dolar olarak kaydedilmiştir. Döviz rezervleri hızla erirken, hükümet Şubat’ın 21’inde kuru dalgalanmaya bırakmıştır. Bu şekilde 2000’in Kasım ayında getirilen Enflasyonu Düşürme Programı’nın sonu gelmiştir. Dolar kuru bir gecede 40 artmış ve 680 bin liradan 960 bin liraya yükselmiştir. Resmi devalüasyon yeterli gelmemiş, 22 Şubat’ı takip eden iki hafta içerisinde 1 milyon 200 bin liraya kadar yükseltmiştir. Getirilen dalgalı kur sistemi, döviz piyasalarını iyice karıştırmıştır. Dalgalı kura geçişin yapılması ile doların gerçek değerinin ne olacağı tahmin edilememiş ve alım-satım arasındaki fark artışa geçmiştir.

Dalgalı kur sistemine geçilmesi ile birlikte dolar borcu olan esnaf ve halk için zorlu bir süreç başlamıştı. Ahmet Çakmak isimli esnaf, Bülent Ecevit’e “Sayın Başbakanım al, ben bir esnafım” diye bağırarak yazar kasa fırlatmıştı.

2001 krizinin en ağır sonuçlarından biriyse faizlerin ile enflasyonun iyice yükselmesi olmuştur.

2001 yılında patlayan kriz ile Türkiye ekonomisi, 19 Şubat’tan itibaren 1 hafta içerisinde en kötüsünü görmüştür. İşte bu 1 haftada yaşananlar:

– 21 Şubat ‘Kara Çarşamba’ olarak tarihe adını yazmıştır.

– İki günde 57’ye yakın devalüasyon yaşanmıştır.

– Faiz oranları aşırı derecede yükselmiştir.   7500’e kadar fırlamıştır.

– 15 bine yakın şirket iflas etmiş ve psikolojisi bozulan işverenler arasında intihar edenler olmuştur.

– Bankacılık sistemleri kilitlenmiştir.

– Ödemeler sistemi tarihinde ilk defa arka arkaya dört gün çalışmamıştır.

– Aşırı yüksek faizler ise sıcak para girişini arttırmıştır. Bu geçici paranın arbitraj amacı ile kısa süreliğine ülkeye girip çıkması, mali piyasalarda dalgalanmalara neden olmuştur.

– Hükümete ve ekonomi yönetimine olan güven zedelenmiş, hatta yok olmuştur.

– Türkiye, güven kaybetmiş ve kredi notu düşürülmüştür. Bu sebeple yabancı yatırımcılar da desteğini çekmiştir.

Bir haftalık süreçte yaşanan bunca gelişmelere ek olarak;

– İşsizlik oranı büyük artış göstermiş ve 1,5 milyon kişi işlerini kaybetmiştir.

– Milli gelir, 200 milyar dolardan 140-150 milyar dolara inmiştir.

– Kişi başına yıllık gelir, 1083’er dolara düşmüştür.

– Türk lirasının alım gücü, 1/3’e düşmüştür.

– Ekonomi, 8,5 oranında küçülmüştür.

– Enflasyon 70’i geçmiştir.

2001 krizinin etkileri orta vadede ciddi zararların görülmesine sebep olmuştur. Çareyse IMF’de aranmıştır. Dünya Bankası Başkan Yardımcılarından Kemal Derviş, Türkiye’ye getirilmiş ve ekonomiden sorumlu devlet bakanlığı görevine verilmiştir. Ardından kısa süre içerisinde Kemal Derviş’in “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı” yürürlüğe girmiş ve olumlu etkiler göstermiştir.

 

KAYNAKÇA; 

https://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/cumhuriyetin-en-buyuk-ekonomik-krizi-74617 https://paratic.com/2001-krizi/

https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetemalatya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.