Yaşar KARAASLAN yazdı 

24 Ocak’ta meydana gelen depremde ağır hasar gördüğü gerekçesiyle yıkılan Sümer İlkokulu binası ile ilgili yaptığımız haberler, kamuoyunda (taraflar arasında)  olumlu-olumsuz kaygılara- endişelere ve tepkilere yol açtı.Tepkiler, ( bikısmı hariç)  doğal ve olması gerekenlerdi.  

Haberlerin özü;

Yıkılan binanın yerine yapılacak olan okulun ( 2 kattan yüksek) çok katlı olup olmayacağı yönünde idi.

Özellikle belli bir kesim tarafından, ağırlıklı olarak veliler ve öğretmenler üzerinde “okul binası yapımı engelleniyor” gibi olumsuz propagandayla baskı oluşturmaya ve oldu-bittiye getirerek yeşil dokuyu betonlaştırmaya yönelik bir gayret içinde olduğunu gözlemledik.

Haberlerimiz başta olmak üzere, ne işin sahibi Milli Eğitim Müdürlüğünde, ne ruhsat vermekle yükümlü olan Büyükşehir Belediyesinde, ne de Mimarlar Odasının açıklamalarında “Okul binasının yapılmaması” gibi bir durum söz konusu değildi. Özetle okulun yapılması konusunda endişe veya tereddüt yoktu.  

Endişeler; parkın ortasına yapılacak olan binanın, yüksek katlı (Arkadaki okul binası emsal alınarak) 3-4 katlı beton yığınına dönüştürülmesi, bölgenin yeşil dokusuna, görsel bütünlüğüne zarar vereceği ve ileriki süreçte “Emsal” teşkil oluşturacağı endişesi idi.

Bu endişeyi

Milli Eğitim Müdürlüğü de,

Büyükşehir Belediyesi de

Mimarlar Odası’da

Mimarlarda

Öğretmenler sendikaları ile öğretmenler

Hatta çok sayıda öğrenci velisi de taşıyordu.

Yani endişe yok. Okul o alana yapılacak.