kitap fuarı
Ümit Batmaz
Köşe Yazarı
Ümit Batmaz
 

KLASİK ANLAMIYLA ELEKTRİKLİ ARAÇLAR VE ÇİN JEOPOLİTİĞİ – 1

Mevcut Durumun Anlaşılması Büyük değişikliklerin yaşandığı dönemlerin içindeyken olup biteni değerlendirmek ve sonuçların nerelere gideceğini anlayabilmek o dönemin insanları için kritik önemdedir. Eğer doğru analiz yapabilirsek geleceğe kendimizi çok daha iyi hazırlama imkanı bulabiliriz. Bu yazılarımızda mevcut koşulları ele alarak öncelikle enerji tedariğindeki değişiklikleri tetikleyen şimdilerdeyse elektrikli otomobillere geçiş ile devam eden büyük değişim sürecinin jeopolitik gerçekliğini değerlendireceğiz. Bütün hikaye fosil yakıtlardan beslenen insan uygarlığının enerji ihtiyacının aslında gezegenin ekosistemine verdiği zararın anlaşılmasıyla başladı. Bugün geldiğimiz noktada ekosisteme verilen en büyük zararın fosil yakıtların ve türevlerinin kullanılması olduğunu anlamış bulunuyoruz. Petrol, doğalgaz, kömür gibi yer altından elde ettiğimiz karbon içeriği yüksek enerji kaynakları yakıldığında veya ayrıştırıldığında ortaya çıkan karbon atomları günlük hayatımızda duman dediğimiz şekilde atmosfere karışıyorlar. Atmosferde yani soluduğumuz havada doğal olarak karbon atomları bulunuyor. Ancak bunların yoğunluğu yani belirli bir hava hacmi içinde ne kadar miktarda bulunduğu önem taşıyor. Atmosferdeki karbon yoğunluğunu aktardığımız zaman yeryüzündeki hava olaylarında önemli değişikliklere sebebiyet veriyoruz. Bunun yanı sıra kullandığımız çeşitli malzemeler petrol ürünü türevlerini içerdikleri için doğa tarafından dönüştürülebiliyor ve plastik, termo plastik, elastomer, PVC gibi tehlikeli atıklar olarak doğayı paylaştığımız diğer canlıların ve bizlerin bedenine karışıyorlar. Ikinci bir olasılık da bunları yakarak bertaraf etmek ki bu da yine atmosferdeki karbon yoğunluğunu arttırmanıza sebebiyet veriyor. Yani işin özünde bugün geldiğimiz noktada atmosferdeki karbon yoğunluğunu kontrol altında tutmamız ve mümkünse endüstriyel devrim öncesindeki seviyesine geri çekmemiz insan ırkının devamlılığı açısından ve tabii içinde bulunduğumuz doğal hayatın süre gidebilmesi açısından kritik önem taşıyor. Bu yazımızdaki verileri bir Fransız-Alman ortak girişimi olan ve kültürel yayınlarıyla dikkat çeken ARTE televizyon kanalındaki bir emisyona dayanarak paylaşacağız. Buna göre 2022 yılında tüm dünyada 35 milyar ton karbondioksit (CO2)atmosfere salındı. Bu emisyonların %9,7’si karayolu taşımacılığından kaynaklandığı bildiriliyor. Motorlu taşıtlar kara yollarında seyir halindeyken üretilen bu komisyonlara ek olarak aynı araçların üretimi için gerekli olan süreçteki karbon emisyonlarının da toplam emisyon miktarını dahil edilmesi gerekiyor. Ancak bu şekilde içten yanmalı motorlu araçların atmosferdeki karbon yoğunluğuna olan etkilerini doğru şekilde ifade edebiliriz.  2020 yılında yaşanan pandemi sonrasında kamuoyunda yoğun biçimde popülerlik kazanan elektrikli araçlara baktığımızdaysa, bu araçların kullanımda neredeyse sıfır emisyon ürettiğini ancak içlerindeki bataryanın üretim sürecinin karbon emisyon miktarının içten yanmalı motorlu araç üretimine göre daha yüksek olduğunu görüyoruz. Ortalama olarak 200.000 km kullanımdan sonra, içten yanmalı motorlu bir aracın ortalama 27 ton CO2 üretmiş olacağı tahmin edilmektedir, bu rakam bir elektrik motoru için 12 tondur. Şekil 1 – Dünya ölçeğindeki toplam karbon salınımının 2022 yılındaki değeri ve bunun içerisinde otomobillerin payını ifade eden grafik. Kaynak : ARTE Elektrikli otomobiller son kullanıcı açısından bakıldığında, CO2 salınımın yanısıra ekonomik olarak oldukça çekici avantajlar sunuyorlar. Elektrik fiyatları petrol fiyatına göre daha düşük olduğundan kilometre başına yakıt gideri daha düşük olmaktadır.  Buna ek olarak elektrikli bir otomobilin bakımı, içten yanmalı bir otomobile göre %15 ila %30 daha az maliyetle yapılabilmektedir. Ancak asıl tasarruf, enerji fiyatıyla bağlantılıdır. Bugün itibarıyla ülkesine göre değişmekle beraber elektrikli bir araçla 100 km seyahat etmek, içten yanmalı bir araca göre 1 ila 5 kat daha ucuz olarak hesaplanıyor. Tabii ki bu avantajlar son yıllardaki teknolojik gelişmelerin bir sonucu olarak ortaya çıkmışlardır. Elektrikli ilk otomobiller aslında 1900’lü yılların başlarında yapılmıştır. İkibinli yıllara geldiğimizde otomobil üreticilerinin batılı ülkeler, japon ve koreli firmalardan oluştuğunu görmüştük. O dönemde ancak 2003’te ortaya çıkan TESLA ise Roadster ile yol almaya çalışıyordu. Daha önceki dönemlerde tasarlanıp üretilmiş elektrikli otomobiller herhangi bir ticari başarı elde edememişti. TESLA’nın peşinden 2010’da NISSAN elektrikli model olarak Leaf’i üretiyor ve bu araç en çok satan elektrikli otomobil olarak piyasada yerini alıyordu. Ancak elektrikli otomobillerin yaygın biçimde halka sunulabilmesi için lityum-iyon bataryaların maliyetlerinde büyük bir düşüş olması gerekiyordu. 2020’ye gelindiğinde 1990’a göre %93 oranın da azalmış olan lityum iyon batarya maliyetleri aynı zamanda iklim değişikliği ve pandemiden kaynaklanan motivasyonlarla, batılı hükümetlere de elektrikli otomobile geçiş ile ilgili teşvikler için uygun zamanın geldiğini hatırlattı.
Ekleme Tarihi: 18 Ocak 2025 - Cumartesi
Ümit Batmaz

KLASİK ANLAMIYLA ELEKTRİKLİ ARAÇLAR VE ÇİN JEOPOLİTİĞİ – 1

Mevcut Durumun Anlaşılması

Büyük değişikliklerin yaşandığı dönemlerin içindeyken olup biteni değerlendirmek ve sonuçların nerelere gideceğini anlayabilmek o dönemin insanları için kritik önemdedir. Eğer doğru analiz yapabilirsek geleceğe kendimizi çok daha iyi hazırlama imkanı bulabiliriz. Bu yazılarımızda mevcut koşulları ele alarak öncelikle enerji tedariğindeki değişiklikleri tetikleyen şimdilerdeyse elektrikli otomobillere geçiş ile devam eden büyük değişim sürecinin jeopolitik gerçekliğini değerlendireceğiz.

Bütün hikaye fosil yakıtlardan beslenen insan uygarlığının enerji ihtiyacının aslında gezegenin ekosistemine verdiği zararın anlaşılmasıyla başladı. Bugün geldiğimiz noktada ekosisteme verilen en büyük zararın fosil yakıtların ve türevlerinin kullanılması olduğunu anlamış bulunuyoruz. Petrol, doğalgaz, kömür gibi yer altından elde ettiğimiz karbon içeriği yüksek enerji kaynakları yakıldığında veya ayrıştırıldığında ortaya çıkan karbon atomları günlük hayatımızda duman dediğimiz şekilde atmosfere karışıyorlar. Atmosferde yani soluduğumuz havada doğal olarak karbon atomları bulunuyor. Ancak bunların yoğunluğu yani belirli bir hava hacmi içinde ne kadar miktarda bulunduğu önem taşıyor. Atmosferdeki karbon yoğunluğunu aktardığımız zaman yeryüzündeki hava olaylarında önemli değişikliklere sebebiyet veriyoruz. Bunun yanı sıra kullandığımız çeşitli malzemeler petrol ürünü türevlerini içerdikleri için doğa tarafından dönüştürülebiliyor ve plastik, termo plastik, elastomer, PVC gibi tehlikeli atıklar olarak doğayı paylaştığımız diğer canlıların ve bizlerin bedenine karışıyorlar. Ikinci bir olasılık da bunları yakarak bertaraf etmek ki bu da yine atmosferdeki karbon yoğunluğunu arttırmanıza sebebiyet veriyor. Yani işin özünde bugün geldiğimiz noktada atmosferdeki karbon yoğunluğunu kontrol altında tutmamız ve mümkünse endüstriyel devrim öncesindeki seviyesine geri çekmemiz insan ırkının devamlılığı açısından ve tabii içinde bulunduğumuz doğal hayatın süre gidebilmesi açısından kritik önem taşıyor.

Bu yazımızdaki verileri bir Fransız-Alman ortak girişimi olan ve kültürel yayınlarıyla dikkat çeken ARTE televizyon kanalındaki bir emisyona dayanarak paylaşacağız. Buna göre 2022 yılında tüm dünyada 35 milyar ton karbondioksit (CO2)atmosfere salındı. Bu emisyonların %9,7’si karayolu taşımacılığından kaynaklandığı bildiriliyor. Motorlu taşıtlar kara yollarında seyir halindeyken üretilen bu komisyonlara ek olarak aynı araçların üretimi için gerekli olan süreçteki karbon emisyonlarının da toplam emisyon miktarını dahil edilmesi gerekiyor. Ancak bu şekilde içten yanmalı motorlu araçların atmosferdeki karbon yoğunluğuna olan etkilerini doğru şekilde ifade edebiliriz.  2020 yılında yaşanan pandemi sonrasında kamuoyunda yoğun biçimde popülerlik kazanan elektrikli araçlara baktığımızdaysa, bu araçların kullanımda neredeyse sıfır emisyon ürettiğini ancak içlerindeki bataryanın üretim sürecinin karbon emisyon miktarının içten yanmalı motorlu araç üretimine göre daha yüksek olduğunu görüyoruz. Ortalama olarak 200.000 km kullanımdan sonra, içten yanmalı motorlu bir aracın ortalama 27 ton CO2 üretmiş olacağı tahmin edilmektedir, bu rakam bir elektrik motoru için 12 tondur.

Şekil 1 – Dünya ölçeğindeki toplam karbon salınımının 2022 yılındaki değeri ve bunun içerisinde otomobillerin payını ifade eden grafik. Kaynak : ARTE

Elektrikli otomobiller son kullanıcı açısından bakıldığında, CO2 salınımın yanısıra ekonomik olarak oldukça çekici avantajlar sunuyorlar. Elektrik fiyatları petrol fiyatına göre daha düşük olduğundan kilometre başına yakıt gideri daha düşük olmaktadır.  Buna ek olarak elektrikli bir otomobilin bakımı, içten yanmalı bir otomobile göre %15 ila %30 daha az maliyetle yapılabilmektedir. Ancak asıl tasarruf, enerji fiyatıyla bağlantılıdır. Bugün itibarıyla ülkesine göre değişmekle beraber elektrikli bir araçla 100 km seyahat etmek, içten yanmalı bir araca göre 1 ila 5 kat daha ucuz olarak hesaplanıyor.

Tabii ki bu avantajlar son yıllardaki teknolojik gelişmelerin bir sonucu olarak ortaya çıkmışlardır. Elektrikli ilk otomobiller aslında 1900’lü yılların başlarında yapılmıştır. İkibinli yıllara geldiğimizde otomobil üreticilerinin batılı ülkeler, japon ve koreli firmalardan oluştuğunu görmüştük. O dönemde ancak 2003’te ortaya çıkan TESLA ise Roadster ile yol almaya çalışıyordu. Daha önceki dönemlerde tasarlanıp üretilmiş elektrikli otomobiller herhangi bir ticari başarı elde edememişti. TESLA’nın peşinden 2010’da NISSAN elektrikli model olarak Leaf’i üretiyor ve bu araç en çok satan elektrikli otomobil olarak piyasada yerini alıyordu. Ancak elektrikli otomobillerin yaygın biçimde halka sunulabilmesi için lityum-iyon bataryaların maliyetlerinde büyük bir düşüş olması gerekiyordu. 2020’ye gelindiğinde 1990’a göre %93 oranın da azalmış olan lityum iyon batarya maliyetleri aynı zamanda iklim değişikliği ve pandemiden kaynaklanan motivasyonlarla, batılı hükümetlere de elektrikli otomobile geçiş ile ilgili teşvikler için uygun zamanın geldiğini hatırlattı.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetemalatya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.