deneme bonusu veren siteler canlı casino akademik sofia grandpashabet güncel adres betpark süperbetin giriş betebet bets10 Matadorbet vdcasino tipobet giriş deneme bonusu siteleri deneme bonusu veren siteler

Korku, dehşet ve çaresizlik hissi

Çevre 06.02.2020 - 18:36, Güncelleme: 15.06.2021 - 12:24
 

Korku, dehşet ve çaresizlik hissi

Ağırlıklı olarak deprem anında ve sonrasında ortaya çıkan psikolojik bozukluların işlendiği “Farkında mıyız” konulu panel, Malatya Turgut Özal Üniversitesinde gerçekleştirildi. Battalgazi Tarım Yerleşkesinde gerçekleşen panele İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy,  Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, İl Jandarma Komutanı Albay Necmi İnce, belediye başkan vekilleri, kamu kurum ve kuruluş yöneticileri, akademisyenler ve üniversite personeli katıldı. Protokol konuşmalarından sonra Sanat, tasarım ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Cemal Yurga’nın başkanlığında gerçekleşen deprem konulu "Farkında mıyız?"  paneline konuşmacı olarak Prof. Dr. Hülya Taşkapan, “Ezilme sendromu” konusunda,  Uzman Doktor Serdal Özdemir “Depremin ruhsal etkileri” konusunda, Dr. Öğretim Üyesi Çiğdem Ceylan “Malatya’nın deprem potansiyeli” ve Öğretim Görevlisi Fatih Aslan ise “Afet içinde afet” konusunda dinleyicilere bilgiler aktardılar. Panelin açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Karabulut; “Dünyada doğal afetlerin yüzde 61’ini depremler oluşturuyor.  Türkiye en etkin deprem kuşakları arasında bulunuyor.  Ülkemizde nüfusun çok önemli bir kısmı, sanayimizin, enerji üretimimizin yine büyük bir kısmı deprem tehdidi olan bölgelerde yer alıyor.  Bu nedenle depreme karşı alınacak önlemlerin anahtarı Bilim ve mühendisliktir.  Şu gerçeği de dikkat çekmek istiyorum;  depreme karşı hazırlık, toplumsal ve kamusal disiplini, toplumsal ve kamusal duyarlılığı gerektirir.  Deprem konusunda bir kültür oluşmalı.  Bilimin ve teknolojinin ilerlediği nokta ile depreme karşı alınan önlemlerin aynı derecede gelişmemiş olması toplumsal duyarlılığın bir sonucudur.  Sağlam binayı yapmak da, sağlam şehirleri oluşturmak da toplumun duyarlılığına bağlıdır. Deprem konusunda istediğimiz kadar bilim ve mühendislik üretelim, toplumsal destek  ve duyarlılık yoksa maalesef bir sonuç alamayız.  Mühendislik hesapları yerine, bilim yerine el yordamı ve göz kararı  ile bina yapıldığı sürece, şehirler inşa edildiği sürece maalesef acıları yaşamaya devam edeceğiz.  Malatya olarak, bölge olarak, ülke olarak deprem bölgesindeyiz.  Yaşam alanları ve yeni alt merkezler mutlaka depreme dayanıklı zeminlerde yapılmalı. Konutlar mutlaka deprem standartlarına göre inşa edilmeli. Depremde canlarımıza mal olan çok katlı süslü mezarlar yerine, süslü tabutlar yerine sağlam binalar ve tesisler yapmalıyız.  Millet olarak, deprem gibi tabii afetlerde nasıl kenetleniyorsak, nasıl yaralarımızı sarıyorsak, nasıl birlikteliğimizi sağlıyorsak, depreme hazırlanma konusunda da aynı toplumsal refleksi yakalayabilmeliyiz.  Halen depremin yaralarının sarılmaya çalışıldığı bir ortamda konuya duyarlı olarak böyle bir panel düzenledik.“ifadeleriyle panelin amacını dile getirdi.  Panelistler tarafından verilen bilgiler özetle;   Dr. Öğretim Üyesi Çiğdem Ceylan,  “Ülkemizin büyük bir kısmı birinci derece deprem tehlike riskini taşımakta. Şehrimize bakıyoruz, önemli bir kısmı birinci derece deprem bölgesi olarak tanımlanıyor. Bu bölgede Pütürge, Doğanyol, Kale, Battalgazi ve Yeşilyurt’un bir kısmı, Doğanşehir ve Sürgü ilçelerini içeriyor. Doğu Anadolu Fay Hattının geçtiği Sürgü fayının yer aldığı önemli hasarların yaşandığı bir kısım. Halk; depremden korunma yöntemi konusunda bilinçlendirilmeli. Zemin tanımlamaları yapılarak uygun alan ve önlemli alanlar net bir şekilde ortaya konulmalı. Bilimsel çalışmalara önem verilerek, yeni yerleşim yerleri oluşturulmalı, bu konuda konusunda uzman Yer Bilimcilerinin görüşleri dikkate alınmalıdır. Yapı güvenliği ve Yapı denetim faaliyetlerinin önemi vurgulanmalı”  dedi. Öğretim Görevlisi Fatih Aslan, “Depremde yapısal olarak yapmamız gereken evimizin içinde öncelikle yük, dolap veya benzeri şeyleri kesinlikle duvara monte etmemiz gerekiyor. Duvarlar çünkü onlar aynı zamanda duvara monte etmediğiniz bir gardolap sizin ölmenize neden olabilir ama monte ettiğiniz bir gardolap yaşamanıza neden olabilir. Kesinlikle merdivenlere koşmuyoruz. Balkonlara çıkmayın, pencerelerden atlamak kesinlikle büyük bir hata. Asansörleri birçok uyarıya rağmen kullananlar oldu, Bazı yerleşkelerde asansörlerin ağırlıklarıyla düştüğü görüldü asansörleri kullanmak çok büyük bir risk. Depremlerde boşluktaki bir asansör sizi hayatınızdan edebilir.” İfadelerini kaydetti.  Uzman Doktor Serdal Özdemir, “Biz inançları gereği toplum olarak birbirimize yardım ederiz. Bir depremde olay nedir, korku dehşet ve çaresizlik hissi ve müthiş bir korku, olayda kişinin ve yakınlarının da kaybedilme yaralanma ya da ölme riski var. Bunlar ne yapıyor otomatikman beyni etkiliyor, kişi stres altında savaşa yakalanmış etkisi verebilir. Yani savaş nedir; depremde nasıl savaşacaksın yakınların varsa onları kontrol altına alırsın çocuklarını korursun. Beyin bir  adrenerjik deşarjı oluyor, adrenerjik deşarjında ne yapıyor, adrenalin salgılıyor,  adrenalin salgılamadan önce çeşitli hormon öncüleri var bunlarda kişinin dikkatini arttırmaya yönelik bunların hepsi savunma mekanizması. Beyni anlamak çok imkânsız, yani çok zor, düşünsenize mili saniyede adrenalin salgılanıyor, bu bütün devreleri bütün vücudu aktive ediyor, adrenalin böbrek üstü bezinden kortizon salgılatıyor, vücut alarma geçiyor. Ne diyor vücut;  bak bir tehlike var yakınlarda ve kendini korumalısın.” diyerek, deprem anında insanın yaşadığı ruhsal hali ve önlemlerine dikkat çekti. Prof. Dr. Hülya Taşkapan;  “Kurtarma faaliyetleri felaketin üzerinden  5 gün geçene kadar sürdürülmelidir. Hafif yaralı olanlar bile akut böbrek yetersizliği  riskine karşı yakın gözetim altında tutulmalıdır. Empirik antihiperkalemik tedaviye özellikle erkeklerde  sahada başlanmalıdır. Hastaneye başvuru sırasında ilk laboratuar incelemesi EKG olmalıdır. Ezilme sendromlu hastaların tedavisinde yoğun miktarda kan, kan ürünleri ve hemodiyaliz desteğine gerekebilmekte. Ortalama 4’er ünite kan, taze donmuş plazma, human albümini, Ortalama 8 seans Hemodiyaliz  lojistik planlamada bu bilgiler göz önünde tutulmalı. Ezilme sendromu hayatı tehdit eden bir durumdur. Felaketzede mümkünse kurtarılmadan önce göçük altındayken damardan sıvı tedavisine başlanmalıdır.  Ezilme sendromlu hastaları, göçük altına hiçbir belirti - semptom olmadan stabil kalabilirler; göçük altından çıkarıldıktan sonra bile, sadece birkaç belirti veya semptom gösterebilir ve çok hızlı bir şekilde durumları bozulabilir.” diye konuştu. 

Ağırlıklı olarak deprem anında ve sonrasında ortaya çıkan psikolojik bozukluların işlendiği “Farkında mıyız” konulu panel, Malatya Turgut Özal Üniversitesinde gerçekleştirildi. Battalgazi Tarım Yerleşkesinde gerçekleşen panele İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy,  Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, İl Jandarma Komutanı Albay Necmi İnce, belediye başkan vekilleri, kamu kurum ve kuruluş yöneticileri, akademisyenler ve üniversite personeli katıldı. Protokol konuşmalarından sonra Sanat, tasarım ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Cemal Yurga’nın başkanlığında gerçekleşen deprem konulu "Farkında mıyız?"  paneline konuşmacı olarak Prof. Dr. Hülya Taşkapan, “Ezilme sendromu” konusunda,  Uzman Doktor Serdal Özdemir “Depremin ruhsal etkileri” konusunda, Dr. Öğretim Üyesi Çiğdem Ceylan “Malatya’nın deprem potansiyeli” ve Öğretim Görevlisi Fatih Aslan ise “Afet içinde afet” konusunda dinleyicilere bilgiler aktardılar.

Panelin açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Karabulut; “Dünyada doğal afetlerin yüzde 61’ini depremler oluşturuyor.  Türkiye en etkin deprem kuşakları arasında bulunuyor.  Ülkemizde nüfusun çok önemli bir kısmı, sanayimizin, enerji üretimimizin yine büyük bir kısmı deprem tehdidi olan bölgelerde yer alıyor.  Bu nedenle depreme karşı alınacak önlemlerin anahtarı Bilim ve mühendisliktir.  Şu gerçeği de dikkat çekmek istiyorum;  depreme karşı hazırlık, toplumsal ve kamusal disiplini, toplumsal ve kamusal duyarlılığı gerektirir.  Deprem konusunda bir kültür oluşmalı.  Bilimin ve teknolojinin ilerlediği nokta ile depreme karşı alınan önlemlerin aynı derecede gelişmemiş olması toplumsal duyarlılığın bir sonucudur.  Sağlam binayı yapmak da, sağlam şehirleri oluşturmak da toplumun duyarlılığına bağlıdır. Deprem konusunda istediğimiz kadar bilim ve mühendislik üretelim, toplumsal destek  ve duyarlılık yoksa maalesef bir sonuç alamayız.  Mühendislik hesapları yerine, bilim yerine el yordamı ve göz kararı  ile bina yapıldığı sürece, şehirler inşa edildiği sürece maalesef acıları yaşamaya devam edeceğiz.  Malatya olarak, bölge olarak, ülke olarak deprem bölgesindeyiz.  Yaşam alanları ve yeni alt merkezler mutlaka depreme dayanıklı zeminlerde yapılmalı. Konutlar mutlaka deprem standartlarına göre inşa edilmeli. Depremde canlarımıza mal olan çok katlı süslü mezarlar yerine, süslü tabutlar yerine sağlam binalar ve tesisler yapmalıyız.  Millet olarak, deprem gibi tabii afetlerde nasıl kenetleniyorsak, nasıl yaralarımızı sarıyorsak, nasıl birlikteliğimizi sağlıyorsak, depreme hazırlanma konusunda da aynı toplumsal refleksi yakalayabilmeliyiz.  Halen depremin yaralarının sarılmaya çalışıldığı bir ortamda konuya duyarlı olarak böyle bir panel düzenledik.“ifadeleriyle panelin amacını dile getirdi. 

Panelistler tarafından verilen bilgiler özetle;  

Dr. Öğretim Üyesi Çiğdem Ceylan,  “Ülkemizin büyük bir kısmı birinci derece deprem tehlike riskini taşımakta. Şehrimize bakıyoruz, önemli bir kısmı birinci derece deprem bölgesi olarak tanımlanıyor. Bu bölgede Pütürge, Doğanyol, Kale, Battalgazi ve Yeşilyurt’un bir kısmı, Doğanşehir ve Sürgü ilçelerini içeriyor. Doğu Anadolu Fay Hattının geçtiği Sürgü fayının yer aldığı önemli hasarların yaşandığı bir kısım. Halk; depremden korunma yöntemi konusunda bilinçlendirilmeli.

Zemin tanımlamaları yapılarak uygun alan ve önlemli alanlar net bir şekilde ortaya konulmalı. Bilimsel çalışmalara önem verilerek, yeni yerleşim yerleri oluşturulmalı, bu konuda konusunda uzman Yer Bilimcilerinin görüşleri dikkate alınmalıdır. Yapı güvenliği ve Yapı denetim faaliyetlerinin önemi vurgulanmalı”  dedi.

Öğretim Görevlisi Fatih Aslan, “Depremde yapısal olarak yapmamız gereken evimizin içinde öncelikle yük, dolap veya benzeri şeyleri kesinlikle duvara monte etmemiz gerekiyor. Duvarlar çünkü onlar aynı zamanda duvara monte etmediğiniz bir gardolap sizin ölmenize neden olabilir ama monte ettiğiniz bir gardolap yaşamanıza neden olabilir. Kesinlikle merdivenlere koşmuyoruz. Balkonlara çıkmayın, pencerelerden atlamak kesinlikle büyük bir hata. Asansörleri birçok uyarıya rağmen kullananlar oldu, Bazı yerleşkelerde asansörlerin ağırlıklarıyla düştüğü görüldü asansörleri kullanmak çok büyük bir risk. Depremlerde boşluktaki bir asansör sizi hayatınızdan edebilir.” İfadelerini kaydetti.

 Uzman Doktor Serdal Özdemir, “Biz inançları gereği toplum olarak birbirimize yardım ederiz. Bir depremde olay nedir, korku dehşet ve çaresizlik hissi ve müthiş bir korku, olayda kişinin ve yakınlarının da kaybedilme yaralanma ya da ölme riski var. Bunlar ne yapıyor otomatikman beyni etkiliyor, kişi stres altında savaşa yakalanmış etkisi verebilir.

Yani savaş nedir; depremde nasıl savaşacaksın yakınların varsa onları kontrol altına alırsın çocuklarını korursun. Beyin bir  adrenerjik deşarjı oluyor, adrenerjik deşarjında ne yapıyor, adrenalin salgılıyor,  adrenalin salgılamadan önce çeşitli hormon öncüleri var bunlarda kişinin dikkatini arttırmaya yönelik bunların hepsi savunma mekanizması. Beyni anlamak çok imkânsız, yani çok zor, düşünsenize mili saniyede adrenalin salgılanıyor, bu bütün devreleri bütün vücudu aktive ediyor, adrenalin böbrek üstü bezinden kortizon salgılatıyor, vücut alarma geçiyor. Ne diyor vücut;  bak bir tehlike var yakınlarda ve kendini korumalısın.” diyerek, deprem anında insanın yaşadığı ruhsal hali ve önlemlerine dikkat çekti.

Prof. Dr. Hülya Taşkapan;  “Kurtarma faaliyetleri felaketin üzerinden  5 gün geçene kadar sürdürülmelidir. Hafif yaralı olanlar bile akut böbrek yetersizliği  riskine karşı yakın gözetim altında tutulmalıdır. Empirik antihiperkalemik tedaviye özellikle erkeklerde  sahada başlanmalıdır. Hastaneye başvuru sırasında ilk laboratuar incelemesi EKG olmalıdır. Ezilme sendromlu hastaların tedavisinde yoğun miktarda kan, kan ürünleri ve hemodiyaliz desteğine gerekebilmekte. Ortalama 4’er ünite kan, taze donmuş plazma, human albümini, Ortalama 8 seans Hemodiyaliz  lojistik planlamada bu bilgiler göz önünde tutulmalı. Ezilme sendromu hayatı tehdit eden bir durumdur. Felaketzede mümkünse kurtarılmadan önce göçük altındayken damardan sıvı tedavisine başlanmalıdır.  Ezilme sendromlu hastaları, göçük altına hiçbir belirti - semptom olmadan stabil kalabilirler; göçük altından çıkarıldıktan sonra bile, sadece birkaç belirti veya semptom gösterebilir ve çok hızlı bir şekilde durumları bozulabilir.” diye konuştu. 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazetemalatya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.